24 Mart 2016 Perşembe

Haberlere makyaj molası :)



Sevgili okurlarım,
Bugüne kadar ders kapsamında sizlere genelde haber bloglarını tanıttım. Ancak bu sefer hobi üzerine yazılmış sosyal bloglardan bahsedeceğim. (Gerçi yine ödev kapsamında ama bu sefer konu daha serbest) 
Herkesin kendine göre takip ettiği, ilgi alanı olan bir konu elbette vardır. Benim ilgi alanım ise daha çok moda ve makyaj üzerine, bu yüzden bu hafta size biraz onlardan bahsedeceğim. 
Modayla ilgilenenler bilirler "moda blogu" denince akla ilk olarak gelen isim kuşkusuz Buse Terim. Buse Terim sosyal medyayı oldukça aktif kullanan birisi. Daha öncelerde instagram hesabı ve blog olarak yürüttüğü hesaplarına şuan da youtube kanalını da ekledi. Buse Terim'in bloguna girdiğiniz zaman modadan seyahate, yaşamdan anne-çocuk adına bir çok konu da kendinize ait bir şeyler bulabilirsiniz. Kimi zaman bir yemek tarifi, kimi zamanda yaptığı alışverişi bulabiliyorsunuz bu sitede bazende bir sinema eleştirisi. Yenilediği sitesiyle konusunda uzman diyetisyen, psikolog, iç mimar gibi bir çok kişiye yer veriyor. Kısaca aradığınız ne varsa diyebilirim. Okumak isteyenler için şuradan ulaşabilirsiniz.



Buse Terim elinde imkanları olan ve bu imkanları kullanan birisi diğer yandan ise moda, makyaj ya da yaşam üzerine blog açmak oldukça moda haline geldi. Çünkü insanlar oturdukları yerden, hediye para  vs kazanabiliyorlar. Sizlere son zamanlarda dikkatleri üzerine çeken Merve Özkaynak ve Duygu Özarslan'dan bahsedeceğim. İkisininde 300 bin üzerinde takipçisi var. 

Özellikle makyaj üzerine yapılan videobloglar ve youtube kanalları son zamanlarda(özellikle kızlar tarafınan) ilgiyle takip ediliyor. Çünkü insanlar videoda adım adım sizin yerinize makyaj yaparak sonucun ne olacağını size gösteriyor. Doğum günü makyajı, yılbaşı makyajı nasıl yapılır size seçenekler sunuyor. Tabi ki her insanın zevki aynı olmadığından onlarda kendi zevklerine göre yapıyor. Ancak sizde en azından kendiniz için bir şeyler tasarlayıp fikir edinebiliyorsunuz. Hangi markadan hangi ürünü alabilirsiniz, ürünün fiyatı nedir gibi pek çok soruya oturduğunuz yerden cevap bularak, sizde kendi alışverişleriniz için bir şeyler belirleyebiliyorsunuz. Siz takipçi olarak onlara ün katarken markalarda onlara ücretsiz ürün göndererek hiç bir yerde yapamayacakları reklamlarını yapıyorlar. Bu bloggerlarda kimi zaman takipçileri arasında çeşitli çekiliş ve yarışmalarla takipçilerine de hediye göndermeyi unutmuyorlar. 

Haftaya süpriiiiizzz bir konuyla yeniden karşınızda olacağım.
Şimdilik kısa bir hoşçakalıııınnnnnn :)





4 Mart 2016 Cuma

Homan Square Chicago Police Detainees


Homan Square Chicago Police Detainees

İlk yazımda sizlere New York Times gazetesinin internet haberciliğinde açtığı yeni bir çağdan bahsetmiştim. Bugünkü yazımda ise The Guardian'ın yaptığı bir haberi inceleyeceğim. Şöyle bir genel olarak bakınca gerçekten acaip hareketli bir haber olarak gelmişti,  ancak yanılmışım! İçine girdiğinizde hep aynı döngü etrafında döndüğünü görüyorsunuz. Hareketli gifler, anketler, yüzdelik sonuçlar. Haberin karanlığından mıdır bilinmez. Haberde hiç renk kullanılmamış. Siyah-beyaz tıpkı gerçeğindeki gibi... 
Daha önce hiç duydunuz mu bilmiyorum. "Homan Square" ben ilk defa duydum. Duyduğuma da pek sevinemedim açıkcası. Chicago'daki bu hapishaneden 11 yılda 7 bin kişi kaybolmuş. Kimisinin kaydı bile yok.  

Haber sayfasını ilk açtığınızda hareketli bir gif karşılıyor sizi, bakmaktan başınız dönüyor hatta. Haber metni alışılmışın dışında sola dayanmış sütun ve sizi fazla sıkmayacak şekilde büyük puntolarla yazılmış. Haberin konusu ise Chicago'da tutuklanan ve kaybolan 7.000  insan hakkında. (Olayın daha da gerçeklik kazanması için analiz ve yüzdelik sonuçlarıda veri olarak verilmiş.)


Her ne kadar ilginiz olmasa da görsellerin hareketli ve dinamik hali sizi  içine çekiyor. Ee bir de olayın ilginçliği ve insan haklarına olan aykırılığı.

11 yıl boyunca yapılan bir araştırmanın sonuçlarını gözler önüne seren Homan Square araştırması tutuklanan insanların %82'sinin siyahiler olduğunu söylüyor. (Bunu özel olarak neden söylediklerini anlamadım ama) kalanların ise ispanyollar ve beyazlar olarak ayrımını yapıyor.


Suçlu ya da suçsuz insanların renk ayrımına girilmesi bana kalırsa anlamsızdı, diyerek ve daha da meraklanarak haberin devamını okuyorum. Ne oldu bu kadar insana ?





Ardından hapishanenin nereye kurulduğu, hangi alanda olduğu sınırları anlatılıyor. (Bu sırada merak edip bir kaç şey araştırıyorum bu hapishane hakkında. İzlediğim videolar olayın gerçekten korkunç olduğunu gösteriyor. )
Hapishanenin kuruluş ve sınırlarını gösteren gif oynarken içeride bulunan bir kişinin özgeçmişi çıkıyor. Gizlilik kapsamında soyadı verilmemiş, yüzü ise sadece bir silüet olarak basılmış. Belli bir kısmını okuduktan sonra devamındaki linke giriyorum ve Homan Square hakkında daha fazla bilgi ediniyorum. 



 







Son olarakta Guardian'ın yaptığı habere rağmen, hala bu kadar insana kimse ne olduğunu bilmiyor.
Bir çok kişi polis tutanaklarına geçmeden alınıyor içeri ve sonra....
Bir daha sonrası da bilinmiyor.

Tutuklu,suçlu olsalar bile herkesin insanca muamele gördüğü bir dünya dileğiyle....