Futbolla ilgilenen insanlar genelde bilirler. Anadolu kulüpleri biridir Eskişehirspor triübünleri. Yaptıkları el emeği pankartlar, deplasmanlara giden binlerce otobüs ve deplasman trenleriyle farklıdır taraftar grupları. Bugün size Eskişehir'de tribün kültürünü anlatacağım.
Bir başkadır Eskişehir. İnsanıyla, şehirdeki
güzellikleriyle, taraftarıyla bambaşkadır. Maç günleri başka yaşanır bu
şehirde. Bütün şehir siyah-kırmızı boyanır. Esnaf bayraklarını asar. Tramvayda
Es-Es e başarılar yazar. İnsanları siyah-kırmızı giyinir. Taraftar günler
öncesinden pankartlarını boyar. Sabah stada yerleştirir, hazır şekilde bekler
maç saatini. Maç saati şehirde hayat durur. Maç bitiminde şehir yeniden
canlanır.
Bir başkadır Eskişehirspor taraftarı. Anadolu’nun
yıkılmayan kalesidir. Eskişehir’de Eskişehirspor’dan başka takım tutulmaz. Babadan
oğula bir mirastır Eskişehirspor sevgisi. İstanbul takımlarına tepkidir. Bu
şehirde “Bizans” derler İstanbul
takımlarına ve başka takım formasıyla dolaşmak zordur. Eskişehirspor taraftarı İstanbul takımlarının maçları olduğu gece, şehirde “Anti-Bizans’a” çıkar. Gördükleri
atkıları alırlar, kimi zaman forma çıkarttırırlar. Başka bir takımın
şampiyonluğu kutlanmaz şehirde.
Eskişehir tribünleri de en az Eskişehirspor kadar
önemlidir. 2013-2014 sezonunda Lig Tv
tarafından yılın en iyi tribünü seçilir. Eskişehirspor stadında, açıkta ALTES, kapalıda NEFER tribünü vardır.Bu gruplar
Eskişehirspor’a gönül vermiş kişiler tarafından kurulur. İsimlerinin anlamı,
manifestoları ve genç oluşumları vardır.
Tribündeki herkes meslek sahibidir. Hepsinin ortak noktası ise
Eskişehirspor’dur.
Diğer takımlara emek
verenlere de saygılılar, hatta onlara “tribün emekçisi” diyorlar. Tek
istedikleri herkesin kendi doğduğu şehrin takımını tutması. Aksi halde
insanların şehirlerine ihanet ettiğini düşünüyorlar. Birazda bu yüzden
tepkililer İstanbul takımlarına.
Tribünler maçtan yarım saat önce dolar. Statta
Mithat Körler’in Eskişehirspor için söylediği Eskişehirspor marşı son ses
çalar. Taraftar maçın havasına iyice girer. Eskişehirspor tribünlerini diğer
tribünlerden ayıran en büyük özellikleri ise bandosudur. Es es bando her maç
öncesi açık tribünün ortasında yerini alır. Maç boyunca besteleri çalar. Takım
tam sahaya çıkarken isimler okunmadan önce statta bir sessizlik olur. Bütün tribün çömelir, bando Espana’ya giriş yapar. Herkes
oley sesleriyle ayağa kalkar ve atkı sallar. Espana’nın yavaş çalındığı anlarda
bu tekrarlanır. Hızlandığı anda ise bütün stat coşkuyla zıplar ve atkı şova
başlar. O an ki görsel şölen görülmeye değer. Maçın ortasında ışık şovları
başlar. Stat bir anda aydınlanır. Eskişehirspor tribünleriyle maç izlemek 90
dakika boyunca görsel şölen yaşamak demek, bir de bando eklenince oluşan
ambiyansı kelimelerle anlatmak imkansız. 6222 Sporda şiddet yasasının yürürlüğe
girmesinin ardından statlarda meşale yakılmasının yasaklanması üzerine kareo es
es’in tepki kareografisi bunun üzerine olur. Maç başladığında açık tribünden üzerinde
trol olan kocaman bir pankart inmeye başlar. Etrafında delikler vardır. Baştan
kimse anlamaz deliklerin ne olduğunu. Bir anda meşaleler yanmaya başlar
deliklerden. Tabi pankart altında olduğu için kimse tanınmaz ve ceza almaz.
Böyle ince esprileri vardır Eskişehirspor taraftarının
Kupa değil, arma sevdalısıdır Eskişehirsporlular.
Skor ne olursa olsun 90 dakika hiç susmadan, oturmadan,yorulmadan desteklerler
takımlarını. Maç sonunda sonuç ne olursa olsun, futbolcularını alkışlar ve
stattan öyle ayrılırlar. Takımlarının üçüncü ligde 18.000 kişiye maç oynamasıyla gurur duyarlar.
Takımın kaçıncı ligde olduğunun, hangi takımla oynadığının önemi yoktur onlar
için. Deplasmanda asla yalnız bırakmazlar takımlarını. Değişik bir taraftar
grubudur Eskişehirspor. Deplasmanlara genelde otobüsle gidilir.
Eskişehirsporlular İzmir’de oynanacak Türkiye Kupası maçına iki tren doldurur
ve trenle gider. Bir çoğu iş yeriyle anlaşmış iznini maç günü kullanır. Hatta
gerekirse istifa edenleri vardır bu şehirde. Birde bütün bu emeklerin üstüne
deplasman yollarında yaşananlar. Deplasmanlara giderken neler çekilir onlardan
dinlemek lazım….
Tribünlerin en büyük şansı Bando Es-es’tir. Kendi bestelerinin
yanı sıra, taraftarın yaptığı besteleride çalar Bando Es-es. Eskişehirspor taraftarının
bir sürü bestesi vardır. Yeni beste yapıldığında besteler sosyal ağlar,
telefon, internet üzerinden taraftara
ulaşır. Maça herkes yeni besteyi bilerek gelir. Eskişehirspor taraftarının en
güçlü olduğu takımı en iyi desteklediği an açık ve kapalı tribünün karşılıklı
tezahüratlar yaptığı andır. O an stattaki atmosfer futbolculara moral verir. Tribüne
giden kişiler, karşılıklı tezahüratlar yaptıkları an’a “tribün yapmak” der. Goller
tribünün en iyi yapıldığı anda gelir genelde. Eskişehirspor’un iç saha da en
büyük şansı tribünlerdir. Müthiş bir coşkuyla destek verir, takımlarına.
Düşüncelidir Eskişehirspor taraftarı. İsimleri
sadece Türkiye de duyulmaz.İngiltere Kraliçesi Elizabet’ten, Rus Astronot Neil
Armstorg’a kadar bilinir. Eskişehirspor tribünlerinden bahsedip, Orhan Erpek
nam-ı diğer Amigo Orhan’dan bahsetmemek olmaz. Amigo Orhan Eskişehirspor’un ilk
kurulduğu yıllarda tribünlerin başına geçer. Türkiye'de ilk ve tek amigodur o
zamanlar. Orhan beyfendiliğiyle tanınır. Maçlar da küfür etmez ettirmez. Amigo
sözcüğü de gerçek anlamında kullanılır: dost, arkadaş.. yâni: dost Orhan'dır
aslında... Eskişehir taraftarının dostu.. O zamanlar Galatasaray ve Fenerbahçe
takımlarında tribün kültürü yoktur. Seyirci sadece gol diye bağırır. Bir tek
Eskişehirspor’un ünlü tezahüratı vardır o zamanlar es es es ki ki ki es-ki es-ki es... 1960’lı
yıllarda ilk tezahüratlar yine Eskişehirspor’dan gelir. “Siyah
kırmızı, anadolu yıldızı” “istanbul'da paşabahçe, sıra sende Fenerbahçe” gibi…
Maçtan önce Orhan sahaya çıkar, kollarını önce iki yana açıp, bütün tribünlere
söyle bir baktıktan sonra, yavaş yavaş dizlerini kırıp, çömelmeye başlar.
Ellerini yumruk yapar. Sol dizi tam yere değmek üzereyken, birden kollarını
açarak havaya fırlar. Onun bu fırlayışı ile birlikte, stadı dolduran 20 000
kişi başlar bağırmaya.Orhan’ın sağ elini, sert hareketlerle sağa sola sallamasıyla,
korosu da tempoyu değiştirir. Bütün stad ‘Es es es Ki ki ki Es ki es ki es’
sesleriyle inler. Hatta Amigo Orhan o zamanlar Fenerbahçe’den transfer teklifi
alır fakat bu teklifi kabul etmez. Bir de NASA’dan gelen teşekkür mektubu
vardır Orhan’ın.
Gönderen: NASA "Dünyanın en büyük orkestrasını
yöneten Eskişehirspor Amigosu Orhan'a. Komutan Neil Armstorg, kumanda modülü
pilotu Michael Collins ve Ay modülü pilotu Edward Aldrin'in imzalarını taşıyan
mektupta şöyle denilmektedir.
" Sayın Bay Amigo Orhan... Es Es'li amigolar ve Amigo Orhan. Milli gayemiz
olan Ay'a muvaffakiyet dolu iniş ve dönüşümüze hissedar olmanızdan dolayı çok
müteşekkiriz. İnanıyoruz ki cihanşümul keyfimiz beşeriyet için büyük faydalar
sağlayacaktır. Bu başarımızda sizlerin iyi dilekleri ve cesaret verici
destekleri ve duaları bizleri ayakta tutmuştur. Mütevazı teşekkürlerimizi
sunarken bütün Es Es taraftarlarına başarılar dileriz.
Eskişehirspor takımın oyuncularından Necdet Yıldırım,
bağırsak kanserine yakalanır. Tedavi için Londra'ya gönderilir. Necdet,
Londra'da bulunduğu sıralarda Eskişehirspor taraftarları da boş durmaz. Türk
futbol tarihinde eşi benzeri olmayan bir incelikle futbolcularına sahip çıkar.
"Patikçi" Kadir Göncü şöyle anlatıyor:
"Necdet'imiz daha iyi tedavi olur
düşüncesiyle İngitere'ye gönderildi. Kalbimiz onunlaydı ve hiçbirimizin
aklından çıkmıyordu. Bir gün İstanbul'da maçımız var. Biz yine bütün işimizi
gücümüzü bıraktık ve deplasmana koştuk. Maçtan önce her zamanki gibi Çiçek
Pasajı'na oturup kafaları çekiyoruz. Ayı Yusuf dediğimiz merhum Yusuf Bayraktar
birden bir fikir ortaya attı. "Bizim Necdet orada tek başına, yaban
ellerde. Onun için ne yapalım da yanında olduğumuzu hissetsin." Aramızdaki
beyin fırtınasının ardından Necdet'e
güzel bir jest yapmaya karar verdik. Beyoğlu'nda o zamanlar Sabuncakis diye
meşhur bir çiçekçi var. Adam adrese teslim garantili iş yapıyor daha o
yıllarda. Çiçek Pasajı'nda herkesten para topladık, Necdet'e çiçek
göndereceğiz. Derken Ayı Yusuf yine inceliğini gösterdi "Yahu İngiltere
Kraliçesi Elizabeth'e de bir çiçek gönderelim, yanına da bir not yazalım gitsin
Necdet'i ziyaret etsin, çocuk sevinir" dedi. Nasıl olsa çiçeklerin kesin
gideceğine eminiz.
Çiçek yerine ulaşır, Kraliçe Elizabeth'in teşekkür
mektubu da Es Es taraftarlarına. Kraliçe'nin özel sekreteri Margaret Hay'in
gönderdiği teşekkür mektubu şöyledir: "İngiltere Kraliçesi göndermiş
olduğunuz kırmızı güllere teşekkür için beni görevlendirdi. Kraliçe bu
fevkalade çiçeklerin kendisini çok memnun ettiğini bildirdi. Siz Eskişehirsporlular'
a Necdet Yıldırım'ın hastalığının iyiye doğru gittiğini memnuniyetle
duyuruyoruz."
Neşeli olduğu kadar, vefalıdır Eskişehirspor
tribünleri. Sinan Alağaç ve Ediz Bahtiyaroğlu. .. İkisi de 20’li yaşlarında
Eskişehirspor forması giyerken hayata gözlerini yumar. Taraftar bunun üzerine
“Tükenmiş Nefeslere” adlı besteyi yapar. 2 sene önce ölen Ediz için “Kanatlanıp
uçtuğun yerde Bahtiyar ol” pankartı
yapılır. Maç esnasında Ediz’in 2 numaralı forması, tribünden inmeye başlar. Sağ
ve sol yanından da iki kanat iner. “ Kalplerden Cennete” belgeseli çekilir,
pankartın yapılışını anlatan.Vefalıdır Eskişehirspor taraftarı, unutmaz göçüp
gideni.
Tribün yalnızca maça gidip golleri alkışlayan
taraftar değildir. Tribün bir ruhtur. Ne hatırlamaktan, ne ümit etmekten asla
yorulmaz. Tıpkı es-es taraftarının Sinan’ı ve Ediz’i anmaktan, şampiyonluğu
hayal etmekten yorulmadığı gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder